Emzirmeyi Etkileyecek Anatomik Nedenler

Emzirmeyi Etkileyecek Anatomik Nedenler

EMZİRME YETERSİZLİĞİ

 

Anne sütünün algılanan yetersizliği bu konunun dışında tutulacaktır. Bir çok annenin, emzirme başarısızlığı ve ya erken sütten kesme nedeni olarak “Yetersiz süt” üretimini bildirdiği rapor edilmiştir.

Emzirme Yetersizliği Olarak Kategorize Edilebilir Nedenler:

  1. Glandüler öncesi (hormonal işleyişte bir anormallik)
  2. Glandüler (meme yapısında bir anormallik)
  3. Glandüler sonrası (emzirme yönetimi ile ilgili bir anormallik)

Laktojenez Oluşması İçin:

  • Laktojenez başlatmak için hormonların etkisi
  • Doğru denge ve hormonal etkilere duyarlı yeterli bez dokusu

İnsidans

British Medical Journal’da 1938 yılında yayınlanan bir makalede;[1] Spence’nin yorumları:

Laktasyonun başarısız kurulabilmesi için geçerli nedenler yüzde beşten azdır. Çünkü anatomik olarak anormal meme ucu, bebeğin zihinsel kusurlarından dolayı ya da ağız anatomisi problemlerinden dolayı, emme yeteneksizliği göstermesi gibi sağlık sorunları dışında emzirmek mümkündür. Bu fiziksel kusurlarla ilgi engeli olmayan tüm kadınlar, emzirmek için arzuya sahiplerse bebeklerini besler ve eğer uygun olmayan bir ortamda değillerse”.

Modern literatürde, emzirme başarısızlığı yaşayan çoğu kadının sayısının % 5 olarak gösteriyor. Spence, bu şekilde bebeğin sorunlarına da yer vermiştir. O makalesinde, çoğunlukla kadınının emzirmesini sağlayacak hamilelik dönemini korumak ve hormonal yeteneği arttırmak için bu şekilde bir yoruma yer vermiştir. Bugün, modern bilimin avantajı ile infertile (hormonal koşullar nedeniyle) olduğu halde,  pek çok kadının gebe kalması sağlanabiliyor. Ancak, bu kadınların bazılarında emzirme mümkün olmayabilir.

Fizyolojik Nedenler

Postpartum Dönem

Prolaktin hormonu, gebelik sırasında meme fonksiyonu için gerekli bir homondur ve hemen doğum sonrasında ise, insülin, tiroksin ve glukokortikoidler de devreye girer. Bastırılmış prolaktin seviyelerine neden olan farmakolojik inhibisyonun (örn kabergolinin veya bromokriptin idaresi) bir sonucu olabilir; Sheehan sendromu veya çok nadiren prolaktinin genetik yokluğu ve laktasyon başarısızlığa neden olur.[2]

Ayrıca, hipotiroidi ve insülin dirençli polikistik over sendromu gibi durumlar da emzirme sorunları ile ilişkili görünmektedir. Düzensiz adet döngüleri ve yüksek androjen düzeyleri de gebelik ve emzirme dönemine zarar verebildiği düşünülmektedir. Orta beyin ve beyin sapına etki eden kranyal radyasyon ile ilgili göstergeler de emzirme başarısızlığı oranında yüksek sonuçlar göstermiştir.[3]

Plasenta progesteron seviyelerinin düşüşü salgılama aktivasyonu için gereklidir. Plasentanın fonksiyonel bir parçası doğumdan sonra vücutta kalırsa emzirme kısmen veya tamamen engellenir.[4]

Gecikmiş Salgı Aktivasyonu

Bilindiği gibi, salgı aktivasyonu (laktojenez II) hormonlar, endokrin fonksiyonu ve tüm normal süreçler oluştuğunda dahi, anne emzirme niyetinde değil ise, gecikebilir.

Laktojenezin gecikmeli başlangıcı, doğumdan sonra 72 saat içinde, memelerde fark edilir dolgunluk ve ağırlık olmadığı durumlarda meydan geldiği tarif edilir.[5]

Ancak, aynı zamanda salgı aktivasyonunun başlamasını geciktiren birkaç faktör tespit edilmiştir.

 

Bunlar:

  1. Stres– gebelik, doğum ve emzirme sırasında stres hormonlarının düzeyleri ile ölçülen stresin yüksek seviyeleri, yüksek kortizol seviyeleri ile ilişkilidir. Kortizolün rolü, henüz tam olarak anlaşılamamış olsa da başarılı bir salgı aktivasyonunu başlatmak için gereklidir.[6]
  2. Yükselmiş glikoz– kordon kanında glikoz düzeylerinin yükselmesi, Chen’in (1998)[7]çalışmalarında tarif ettiği stres göstergelerinden biriydi. Diyabet probleminin de (yüksek kan şekeri düzeyleri ile) salgı aktivasyonunu geciktirebildiği bilinmektedir.
  3. Annede obezite– yüksek vücut kitle indeksi, emzirmede daha düşük bir prolaktin yanıtı ile ilişkilidir.[8][9]

Doğum yapma şekli (vajinal-sezaryen) ve süt salgılarının gecikmesi arasında bir ilişki var mıdır? Chen’in yaptığı çalışmada sezaryen doğumlarda elde ettiği bulgulara göre, salgı aktivasyonunda gecikme olmamıştır.[10]

Süt salgılama süreci, hamileliğin ortalarında başlar (Laktojenez I), doğumun hemen sonrası salgılar aktive olur (Laktojenez II) ve emzirmenin 3 – 6. ayından itibaren salgılar otomatik fonksiyonla devam eder (Laktojenez III). Dolayısıyla doğum şekli Laktojenez I’e etki etmez. Ancak, Laktojenez II’ye etki edebilir. Yani, doğum sonrası sütün bebekle ilk buluşması, doğum yapma şekliyle ilişkili olabilir.

Şöyle özetleyelim, doğum şeklinin süt başlangıcına etkisi: [11]

  1. Genel anestezi ile sezaryen %56
  2. Suni sancı+epidural anestezi ile normal doğum %42
  3. Epidural anestezi ile sezaryen %27
  4. Anestezi ve Analjezi olmaksızın normal doğum %16

Bu noktada, sütün salgılanmasına etki eden analjeziklerdir. Bu durum, sütün salgısal aktivasyonunu engellemez, sadece aktivasyonu biraz geciktirebilir.

MEME GELİŞİMİ ANOMALİLERİ

Fazladan Doku

 

Embriyolojik gelişim sırasında koltukaltından (aksilla) kasığa doğru uzanan süt hattının, tamamlanmamış gerileme nedeniyle, fazladan meme dokusu oluşumu süt hattı boyunca her yerde gelişebilir. Fazladan doku, bez (glandüler) doku, areola ve meme başını veya bu meme parçaların herhangi bir kombinasyonunu içerebilir.[12]

Hyperadenia (Meme ucu olmadan fazladan meme dokusu)

 

Hyperadenia (polimastia ya da hypermastia), meme ucu olmadan ek meme dokusunun varlığıdır.[13]

  • En yaygın yeri: aksilla (koltukaltı bölgesi)
  • Menstrüel döngüde, gebelik ve emzirme sırasında normal memeye benzer bir değişime uğrar.
  • Memeyle hiçbir anatomik bağlantısı yoktur; ancak, koltukaltından uzamış bir kuyruk görünümüyle ayırt edilebilir.

 

Politelia (Fazladan meme ucu)

 

Emzirme başlangıcında, hyperadenic doku rahatsız verici bir biçimde tıkalı olabilir. Tedavisi, soğuk paketler / soğuk lahana yapraklar / oral analjezikler /  anti-enflamatuar takviyeleri ile genellikle birkaç gün içinde doku rahatlar ama tam baskılanması haftalar sürebilir.

 

Politelia, hypertelia ya da fazladan meme uçlarıdır. Bu fazladan meme ucunun meme dokusu ve normal var olan meme ile hiçbir ilişkisi yoktur.

Politelia oldukça yaygındır (Yetişkin kadınların % 2-6). Politelia, embriyonik süt hattı boyunca herhangi bir yerde bulunabilir ve genellikle benler ile karıştırılabilir. Nadiren tedavi gerektirir, ama bazen doğuştan gelen ürogenital anormallikler ile ilişkilidir.[14]

Makromastia Hiperplazi

Hiperplazi

Memenin aşırı gelişmesidir. “Normal” meme büyüklüğü yaşadığınız kültürün bir ürünü olarak kabul edilebilir. Bununla birlikte, 400mm3’ten daha büyük memeler genellikle orta hipertrofisi olarak kabul edilir.

Bu durum, yaklaşık olarak % 80’i en çok ergenlik döneminde başlar. Hiperplazi, bu durumdaki çoğu genç kadın için psikolojik ve fiziksel sorunlara neden olmaktadır. Genç kadın, çocuk doğurmayı veya emzirmeyi dikkate almadan, öncesinde bir meme küçültme operasyonu geçirmek isteyebilir ve bu durum, tamamen olumsuz olarak gelecekte onun bebeğini emzirmesini etkileyebilir. [15]

 

Gigantomastia

 

Meme büyüklüğü yaklaşık olarak 1500mm3’ten daha büyük ise, gigantomastia olarak tarif edilir.

Gestasyonel (hamilelik dönemi) gigantomastia nadir ama çok ciddi bir durumdur. Bu hipertrofinin nedeni bilinememekle birlikte, normal östrojen seviyelerine memenin verdiği anormal bir tepki ya da aşırı hormon üretimi ya da hormonal dengesizlik nedenler olarak sıralanabilir. Bu durum, kadınlar arasında değişkendir.[16]

Bazı kadında gebelikten önce, gebelikten sırasında ya da doğum sonrasında kitlesel ve hızlı bir büyüme yaşanabiliyor.

Bugüne kadar çeşitli farmakolojik yaklaşımlar ya da öneriler sadece durum üzerine etkin olmayı başaramamışlardır. Cerrahi girişim, yani iki taraflı total mastektomi (meme operasyonu) sıklıkla gerekli görülür. Bu durumun ciddiyeti, sağlığı tehdit eden aşırı ağrı, meme ülserasyonu, meme nekrozu, kanama ve sepsis ile anlaşılabilir.[17] [18] [19]

Hypoplasia

Memenin kısıtlı gelişimini tanımlamak için kullanılan bir terimdir.

Tip 1: Yuvarlak memeler, normal alt medial ve lateral kadran.

Tip 2: Alt medial kadran Hypoplasia

Tip 3: Alt medial ve lateral kadran Hypoplasia

Tip 4: Şiddetli daralma, minimal meme tabanı.

Ergenlik döneminde, östrojen ve progesteron üretimindeki anormallikler, meme gelişimini etkileyecektir. Genç bir kadının birçok anovular döngüleri vardır. Progesteron, yumurtlamadan sonra korpus luteum tarafından salgılanan lobular- alveol sistemi, meme gelişimini etkilemede çok kısıtlı olabilir.

Hipoplastik memelere sahip 34 kadın ile yapılan bir çalışmada[20], sadece 1 annenin doğumdan sonra ilk haftada bebeği için yeterli süt üretebilmiştir. Bir başka 12 anne, ilk ayın sonunda kendi bebeklerinin ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli sütü üretmeyi başarmışlardır. Bu annelerin tamamı, Tip 2 ve Tip 3 meme tipine sahiptir; ancak, aralarında Tip 4 memeye sahip hiç anne yoktur. Çalışmanın sonunda tüm anneler bebeklerinin tüm süt ihtiyaçlarını karşılamayı başarmışlardır.

Annenin meme anatomisinde herhangi bir anomali söz konusu ise, genellikle emzirme döneminde bu durumu çok zor yönetebilmektedir. Eğer bu çalışmada “Emzirme uzmanları”nın annelere verdiği destek olmasaydı, başarısızlık oranı çok daha yüksek olabilirdi. Bu gibi durumlarda, uzman desteği almak son derece önemlidir.

Shackleton (2006)[21] ve Cregan (2007)[22] yaptıkları bir çalışma ile gelecekte, mümkün olabilecek bir imkandan söz etmektedirler: Küçük meme dokusu olan kadınlar için, “Anne sütünün” içinde gelecekte kök hücrelerden tekrardan yapılabilecek işlevsel meme dokuları bulmuşlardır.

Meme Ucu Farklılıkları

Başarılı bir emzirme için meme ucunun esnek ve erektil olması şart değildir; ancak, bu durum bebeğin meme ucunu kolay yakalayıp, sıkıştırabilmesi için önemlidir. İçe dönük meme uçları, geniş meme uçları, düz veya büyük meme uçlarının hepsi, bebeğin başarıyla memeyi kilitleyebilmesini zorlaştıran, hatta bazen imkansızlaştıran meme ucu özellikleridir.[23]

Çökük Meme Uçları

Meme gelişimi, embriyolojik aşamada gerçekleşir. Çökük meme ucunun nedeni, meme ucunun yükseltmesinde ortaya çıkan bir başarısızlık sonucu çukur oluşmasıdır. Meme ucunun çukur olması, süt veren kanalları aktive edebilmeyi güçleştirir. Çökük meme ucu, tek memede veya çift memede de olabilir.

 

Gebelik sırasında, memelerde belirli bir değişim ve gelişim meydana gelir. Gebeliğin başlarında çökük olan bir meme ucu, gebeliğin sonlarına doğru ya da doğumdan sonra düzelebilir.

Çökük meme uçları, emme sırasında nadiren de olsa, bebeğin memeyi yakalama ve kilitleme kapasitesine göre düzelebilir ve bebek emdikçe dışarı doğru güçlü bir şekilde çıkmaya başlar. Çökük meme ucu olan kadınlar, emzirme öncesinde iki parmakları yardımıyla meme ucunu dışarı doğru çekmeyi deneyebilirler. Ancak, emzirme başlangıcında bebeğin memeyi yakalamak için gereğinden fazla efor sarf etmemesi için, mekanik yollarla: silikon uç (uzun süre kullanılmamalıdır), pompa yardımı veya en sık kullanılan yöntem olan 60cc’lik bir enjektörün (iğnesiz) ucu kesilerek vakum özelliğine dönüştürülmesi yolu ile meme ucu çıkarılabilir. Bazı çökük memeler, bu yolla nispeten normal görünebilir.

Düz Meme Uçları

 

Bazı düz meme uçları, müdahale ile dik ve sert bir form kazanabilir. Buradaki dikleşme probleminin nedeni fibro kas dokudan kaynaklanmaktadır ve düz meme uçlarını eşitlemek zorlayıcı olabilir; biraz yardım gerekebilir. Bir annenin düz meme ucu veya büyük memeleri, giydiği giysiler nedeniyle sıkıştırılmışsa, gebelik sırasında ya da doğumdan sonra, emzirmeden önce ılık bir duş yardımı ile meme ucunda uyarım sağlanabilir.

Büyük Meme Uçları

 

İri meme uçları, bebeğin ağzı yeterince büyüyüp tam olarak kavrayana kadar önemli bir sorun olmaya devam edebilir.

Annenin memesinin anatomik özelliği ve farklı varyasyonları, yenidoğan bebeğin yetersiz kilo alımı için önemli bir risk faktörüdür.[24] Oluşabilecek herhangi bir komplikasyonu önlemek amacıyla, gerektiğinde bir uzmandan yardımı alarak, bebek meme ucunu ve areolayı tam kavrayana kadar, annenin sütü sağılarak bebeğe verilmelidir.

Diğer Zorlu Meme Anormallikleri

Galactorrhea

 

Sütün salgılanması, emzirme ile ilgili değildir. Gebelik sonrasında kürtaj, hipofiz adenomu veya hipotiroidi sekonder oluştu ise, vücut prolaktin artışına bir tepki verir. Ayrıca, bazı ilaçlar, hormonlar (oral kontraseptif veya replasman tedavisi), fenotiazinler dahil olmak üzere, galactorrhea’ye neden olabilir.

Montgomery Tüberkülleri

Altta yatan bir meme lobülünün süt kanalı ile ilişkili yağ bezlerinin formu nedeniyle oluşabilir. Bu durum oluştuğunda, kahverengi meme başından net bir akıntı gelebilir. Emzirme sırasında, küçük damarlardaki tüberküllerden süt salgılanabilir.

İntraduktal Papillomatozis

Vasküler sap tarafından desteklenen hücrelerin anormal çoğalmasıyla meme kanallarında ortaya çıkar. Bu sap, kanlı akıntıya ve hafif travma ile kopmaya neden olabilir. Intraductal papillomalar, genellikle birden fazla sayıda meme çevresine doğru çıkan kanallarda vardır. Bunlar iyi huyludur.

Kanal Ektazisi

Kanal ektazisinde çok renkli yapışkan bir akıntı, görülen en sık nedenidir. Bu terminal kanallarda bir genişleme olduğunda, iltihabi bir reaksiyon ve meme başında akıntı üreten rahatsız edici bir yağ formu oluşur.

Süt Renkleri[25]

Tek veya çift memeden ya da birkaç kanaldan gelen sütün rengi yeşil, gri ya da siyah olduğunda hemen kanser olma olasılığı düşünülmemelidir.

Laktasyon döngüsü, aylarca ve yıllarca, hatta üzerinde sürebilir. Laktasyon döngüsü boyunca anne sütünün renginin, pek çok farklı renk tonlara geçişi olacaktır.

  • Kolostrum: Annenin besinlerden aldığı beta-karoten miktarına bağlı olarak, net parlak turuncu olabilen yoğun bir sıvıdır.
  • Geçiş sütü: Yoğun ve kremsidir.
  • Olgun süt: Sütün içerdiği yağ miktarına bağlı olarak, ince ve beyaz, mavi gölgeli tonlar arasında değişir.

Yapılan gözlemlere göre, annelerin yedikleri gıdalara karşın midede oluşan tepkilerin, sütün rengini değiştirdiği görülmüştür. Bazı gıdalar, doğal olsalar ve yapay renklendirici içermeseler dahi sütte herhangi bir renklenme görmek mümkündür. Örneğin,  bazı spor içeceklerinde bulunan meyankökü haki yeşil, pancar pembe veya havuç turuncu renk verebilir.

Renkli Sütün Diğer Nedenleri:

  • Meme kanallarında oluşan ya da oluşup bitmiş olan kanamalar, kolostrumun ve/veya geçiş sütünün rengini, paslı bir renk vererek değiştirebilir. Bu bazen paslı boru sendromu olarak da adlandırılır.
  • Kanama henüz yeni ise, taze kan, süte pembe renk katacaktır. Intraductal papilloma veya meme başındaki minik çatlaklar, bu duruma yapılan en yaygın açıklamalardır.
  • Mastitis ya da göğüs apsesi nedeniyle oluşan irin, anne sütündeki rengi yeşil ya da sarı yapabilir. Böyle bir durumda süt, pompa ile sağılıp bir kaba konulduğunda genellikle alt ve üst renkler farklı olarak ayrılacaktır.

 

BEBEĞİN MEMEYİ KAVRAMASI

Anne memesini emmek, bebekler için normal fizyolojik bir süreçtir. Bebeklerin tümü, nörodavranışsal ve psikomotor refleksleri tarafından doğal olarak emme davranışına sahiptirler. Bu, geliştirilebilen ve hafızalarında olgunlaşarak öğrenilen bir sanattır. Anne vücudunun ürettiği süt, bebeği beslemek için ideal bir hayat kaynağıdır. Dolayısıyla, bebek ve anne emzirme başarısı için birbirlerine bağlıdır.

Gözlemsel öğrenme ve nesilden nesile aktarılan bilgi, öncelerin yaşam normlarını oluşturur iken, bugün modern dünyanın sanayileşmiş toplumlarında bu normlardan uzaklaşılmış, geçmiş tecrübelerin değerine ilişkin bir sapma olmuştur. Günümüzde, artık annelere emzirme becerilerini öğretmek sağlık uzmanları tarafından titizlikle yapılması gereken bir iş halini almıştır. Anneler ve bebekleri ile çalışılıyorsa, bu bilgi ve becerilerin geliştirilmesini hedeflemekten daha önemli bir şey yoktur.

Yapılan araştırmalar bize normal süreçler hakkında çok şey öğretmiş, aynı zamanda da anormal ve zor nedir anlayışımızı tanımamıza yardımcı olmuştur.

Righard (1998)[26] yaptığı çalışmalarda,  emzirme sorunları yaşayan annelerin % 94’ünün memeyi yanlış konumlandırarak, bebeğin memeyi kavramasını güçleştirdiklerini ortaya koymuştur. Buna göre, günümüzde emzirme alanında çalışan sağlık profesyonellerinin meslektaşları ile tartıştıkları mesleki deneyimleri, annelerin yaşadıkları emzirme sorunlarına neden olan, memeyi yanlış konumlandırma ve sonucunda ortaya çıkan meme ucu yaralanmaları nedeniyle yetersizlik hissine dair yanlış bir inanca kapılmaları yönündendir.

Bebeğin memeyi doğru kavraması, özellikle ilk aylarda memede doğru bir pozisyon almasına, yani bebeğin memeye iyi konumlandırılmasına bağlıdır. Vakaların büyük çoğunluğundan anlaşıldığı üzere, emzirme başarısı öncelikle bir bebeğin memeye doğru konumlandırılmış olması ve memeyi doğru kavramış olması demektir.

 

BEBEĞİN KAFA ANATOMİSİ

Bebeğin gelişimiyle ilgili karşılaşılabilecek herhangi bir anormal durum için, baş kemikleri, kaslar ve sinirler gibi temel anatomi ile ilgili bilgi sahibi olmak önemlidir. Her bir anatomik yapıyı, ayrı olgular olarak değil, hassas bir emzirme başarısı için ortak olgular olarak değerlendirmek gerekir.

Kafatası Kemikleri

 

Bebek Kafatası:

  • Kafatası
  • Yüz iskeleti
  • Çene (alt çene)

Olmak üzere toplam 22 kemik ayrı kemikten oluşur.

Kafatası Kemikleri:

 

  • Alnını, burun boşluğunu ve göz çukurlarının çatısını oluşturan iki frontal kemik. Bu kemikler doğumdan sonra kaynaşarak, ön sütür ile birleşir.
  • Kafatasının çatısını oluşturan iki tarafta, iki parietal kemik bulunur. Koronal sütür ile frontal kemikler birleşerek, sagital sütüre katılırlar.
  • Her iki tarafta da kafatasının tabanını oluşturan iki temporal kemik bulunur ve bunlar kulak yapılarını da içerir.
  • Kafatasının arkasını ve tabanını oksipital kemik oluşturur.
  • Ayrıca, resimde gösterilmemiş olan, etmoid sinüs kemiği ve şakak kemikleri de bulunur.

Bunlar, bebek doğum kanalından geçerken esneyerek, kemiklerin üst üste binmesini sağlayan sütür ve bıngıldak ile birleştirilir. Yani, başlangıçta birbirinden ayrı duran her bir parça, bebeğin doğum kanalından geçerken kafatasının esnemesini sağlar.

 

Yüz Kemikleri

  • Maxillae (Üst çene kemiği): üst dişleri, göz çukurlarını, üst çeneyi, damağın sert kısmını, burun zeminini ve üst diş soketlerini kapsayan yüzün en büyük kemiğidir.
  • Damak ve burun kemikleri.
  • Alt burun kubbesi ve gözyaşı kemikleri.
  • Elmacık kemikleri.
  • Vomer kemiği (burun boşluğunu sağ ve sol tarafına doğru ayıran).

 

Çene

 

Çene, menteşe formunda, temporal kemiklere temporo-mandibular eklemler ile eklemlenmiştir.

Hyoid (Dil) Kemiği

Hyoid kıkırdak, yukarı dili, aşağı gırtlağı, arka epiglotu ve yutağı kapsar. Çene tabanının seviyesinde ve tiroid kıkırdağının üzerinde boyun bulunur. Bu yapı bebeklik döneminde kıkırdak formumdadır ve çocukluk döneminde kemik formunu alarak gelişir.

Başın esnemesinde dil ve dil kemiği geriye doğru kayarken, başın uzatılmasında ileri doğru kayar. Hyoid (dil kemiği), doğru dil konumlandırılması bakımından, emzirme  başarısı için çok önemli bir rol oynamaktadır.

Bunu bir düşünün!

Bebeklerin çoğu, sıkışma sonucu garip bir kafa şekliyle doğarlar. Bunun nedeni, bebek doğum sırasında rahimin içinden annenin pelvisine ve oradan da doğum kanalından geçerken, bebeğin kafatasındaki sütür boşlukları ve bıngıldak boşluğu yardımıyla kafatası kemiklerinde esnemeler olur. Doğumdan sonra ise, bebeğin emme davranışı ve kafasını geri alış pozisyonu sayesinde kafatası kemiklerinin hareket etmesi ile garip kafa şekli düzelmeye başlar. Ayrıca, bebeklerin ağlamaları sayesinde de kafataslarında esnemeler olur ve bu esneme hareketi de kafatasının şeklinin oturmasına yardımcıdır.

 

Yüz Sinirleri

Kafatasında 12 adet kranial sinir bulunur; bunların 6 tanesi, bebeğin beslenmesinde önemli rol oynar. Bunların kökeni beynin sapı olmak üzere, beyin tabanı üzerinden ve sütürleri izlerler.

Bebek Beslenmesinde Yer Alan Kranial Sinirler

Kranial sinirler emme, yutma ve nefes koordinasyonuna katılmaktadırlar. Onlar, motor (hareket) ve duyusal (hissi) işlevleri sağlar.

  1. Kafa Siniri: Trigeminal
  • Motor ve duyusal
  • Gözleri, alt çene (mandibula) ve üst çene (maksilla) bölgeleri.
  • Maksilla alın, üst dudak, üst dişler, burun zarı ve mukozası, yanak derisi ve yan duyusal dürtüleri taşır.
  • Mandibula dalı: Baş, çene, ağız mukozası tarafından duyusal dürtüler, alt dişler ve dilin ön üçte ikisini kapsar.

 

VII. Kafa Siniri: Yüz Bölgesi

  • Motor hareketler, yüz ifadesi (kaş, alın, ağız köşeleri, vb.) kasların kaynağıdır.
  • Duyusal hareketler, dilin ön üçte ikisinden alınan damak tadını gelen dürtüleri iletmek. Ayrıca, alt çene, dilaltı ve gözyaşı salgı bezlerinin kaynağıdır.
  • Bu sinirin iritasyonu, Bell Palsy olarak bilinen bir paraliziyi üretebilir. Yüzde felç, etkilenen tarafta göz kapanması, yüzün bir tarafında hareket zorluğu ve ağzı kapatmak için yetersizlik ile sonuçlanan tek taraflı bir probleme neden olabilir.
  1. Kafa Siniri: Glossofaringeal
  • Motor: yutak, yumuşak damak ve dilin arka üçte bir kaslarını uyarır; yutma refleksi sorumludur.
  • Duyusal: Dilin arka üçte bir tat duygusunu verir.
  1. Kafa Siniri: Vagus
  • Boyun, karın ve göğüs olmak üzere aşağı doğru geniş bir dağıtımdan sorumludur.
  • Motor davranışlar: yutak, gırtlak, soluk borusu, yemek borusu, mide, vb. mide bezleri, pankreas ve sonuçta konuşmadan, peristaltizm ve yutma sekresyonlarından sorumludur.
  • Duyusal davranışlar: larinks, trakea, özofagus ve mukoza zarından girdi sağlar; bazı öksürük, hapşırma ve açlık fonksiyonlarını yönetir.

 

  1. Kafa Siniri: Spinal Doku
  • Motor davranışlar: omuz başlarının stabilize hareketinden, havayolunun açıklığını korumaktan, sternokleidomastoid kaslardan  ve trapezius kontrolünden, sorumludur.

XII. Kafa Siniri: Hipoglossal

  • Sadece motor davranışları yönetir.
  • Dil kasları ve dil kemiğini çevreleyen kaslardan; kısacası, dilin hareketten sorumludur.

Emzirmeyi Etkileyen Kaslar

 

  • Orbicularis oris (dudakları oluşturan),
  • Mentalis (çene kas, alt dudak asansörleri),
  • Yanak kasları,
  • Masseter (çiğneme kaslarının biri işlevi de çeneyi kapatmaktır),
  • Temporal (çiğneme kaslarının başka işlevi alt çeneyi yükseltmektir).

Dil kırlangıç kuyruğu formundaki kasların karmaşık bir düzenlemesidir. Genioglossus kasları dili aşağı ve dışarı çeken, ana kaslardır. Palatoglossus oluk açma, yüksekliği ve lateralizasyonu ayarlayan, uzunlamasına, enine ve dikey kasları oluşturur.

Dil, memeyi arama, duyumsama, iştahla yönelme, emme ve yutma gibi kompleks fonksiyonları gerçekleştirir.

Bebeğin ağız içi ve yüz kası anatomisi[27]

Ağız Boşluğu

  • Yeni doğanlarda ağız boşluğu nispeten küçüktür.
  • Dil, yanal diş etleri ve ağız çatısına dokunmadan, hemen hemen tüm ağız boşluğunu doldurur.
  • Öncelikle, tomurcukları dilin ucunda olan tat alma, artan emme refleksiyle beraber uyaranlara tepki olarak ortaya çıkar.
  • Lingual frenulum dil yüzeyinin altında, orta kısımda, hatta ağız tabanı boyunca uzanan mukoza membranından oluşan bir bükümdür.
  • Alt çene (mandibula) küçük, hafif ve basıktır.
  • Yanaklar ise, yanak kasları ve masseter kasları tarafından tanımlanmıştır; yanal stabiliteyi sağlamaya yardımcı olan iki yanağın yağ dokusu petleri (yanak yağ yastıkları), emmek için ideal bir yapıya sahiptir.
  • Labial frenum, diş etine, alt ve üst dudağa uzanan mukoza kıvrımları, membranlardır.
  • Dudaklar, orbicularis oris kası tarafından yönetilir.
  • Damak ise, ön kısımda sert damak ve hareketli yumuşak damak arka kısımda olmak üzere oluşmuştur.

Yenidoğanın ağzı, memeyi emdiğinde ağzını dolduracak şekilde ve meme ucunu istikrarlı kavrayacak biçimde, ideal yumuşaklıkta ve tutmak için güçlü negatif basınç uygulamaya uygun bir özelliğe sahiptir. Baş hafifçe uzatıldığında,  küçük alt çene memeye tam olarak oturur ve bebeğin yanak yağ yastıklarının yumuşak hareketleri, emzirme sırasında çökerek nefesin rahat alınmasını sağlar.

Bebek 6 – 8 aylık olduğunda, ağız boşluğu çiğneme için bir oyuk oluşturarak, şekillenir. Bebeğin gırtlağı boynunun üzerindedir ve böylece, omurların C1-C3 düzeyi, velum, dil ve küçük dile işlevsel solunum ve sindirim yollarını ayırarak izin verir. Yani bu ayrılık, bebeğin nefes alışını sağlar ve güvenli emzirmek için izin verir.

Sert ve Yumuşak Damağın Rolü

  • Sert damağın kıvrımları memeyi konumlandırma ve istikrarlı kavramaya yardımcı olur.
  • Sert damak ve dil meme ucunu sıkıştırır ve kendisine karşı güçlü bir direnç sağlar.
  • Sert damağın uyarılması, emme refleksini ortaya çıkarmak için gereklidir.
  • Yumuşak damak ise, sert damağın üzerine katılır ve 3-4 ayda iniş başlayana kadar küçük dile (epiglot) yakın durur. Bu kombinasyon, bebeklerin çoğunlukla burun-solunum ve yer kaplayan dilin fonksiyonunu açıklamaktadır.
  • Yumuşak damak kasları, kırlangıç boyunca yükselir ve burun boşluğu kapatarak sütün oral-yutak yoluna girmesine izin verir.
  • Sert damak ve yumuşak damak kombinasyonu burun boşluğunu ağır boşluğundan ayırarak, kapalı bölümünün emzirme sırasında negatif basınç oluşturulmasına izin verir.

Emzirme İçin Nöro-davranışlar

 

Tek başına, bir bebek diye bir şey yoktur; bebek ve birisi daha vardır”.[28]

Yeni doğmuş bir bebek emzirmek için gerekli, doğuştan getirdiği özellikler ve nörodavranışsal yetenekler ile doğar. Bebekler için tüm duygusal tatminler, nöral yolların gelişmesini ateşler. Bebeğin davranışları reflekslerine bir yanıt olarak ortaya çıkar ve aynı şekilde refleksler de yanıtları uyarır. Bebek, annesinin varlığında, reflekslerinin önceden programlanmış dizisi tetiklenir ve bu durum beynin limbik sistemi tarafından düzenlenir. Bebeğin yanıtları otonom sinir sistemi, hormonal sistem, kalp hızı, solunum, oksitosin ve kortizol seviyelerini düzenleyen somatik sistem ve kas hareketi ile ifade edilir.[29]

Bebeğin rahim dışında yaşama uyumu için, rahim kanalından geçişi genellikle en hassas dönemi olarak tarif edilir.[30]

Bebek meme başına odaklanarak, ona doğru sürünür ve memeye masaj yapar gibi dokunur; meme ucunu uyarmak için yalayan ağız hareketleri yapar; ağzı açık bir şekilde dilini hareket ettirir ve ellerini sürekli hareket ettirerek bir dizi koku ve dokunma gibi davranışsal dizileri  takip eder.

Widstrom ve arkadaşları, (1987)[31] yaptıkları bir çalışma sonucunda, annenin aktif katılımı olmadan dahi, bebeğin bu görevi gerçekleştirmek için belli bir yetenekle dünyaya geldiğini ortaya koymuşlardır.

Smillie[32]  ise, gözlemlediği fullterm ve preterm bebeklerin, yaşamlarının ilk haftalarında bu içgüdüyü gösterdiklerini söylemektedir. Fakat o, bu her iki grup bebekte de, bebeğin memeyi kavraması için, bebeğin kendi içgüdüsü yerine süreçte anne ve bebeğin her biri arasındaki etkileşimin doğasını kabul etmenin daha iyi bir sonuç verdiğini düşünmektedir. Smillie ayrıca, annesinin kollarında tutulan bebeğin vücudunun sallanması, sıçrama, kendini atma gibi kaba motor davranışlarını göstermeden önce, baş ve boyun hareketleri gibi lokal hareketleri içeren sadece klasik meme emme reflekslerinin ortaya çıktığını göstermiştir.

Annesi bebeğini dinlenmesi için bıraktığında dahi, öngörülebilir sinirsel davranışlar gösterecektir. O anda annenin beyninde bu içgüdüyü kontrol eden kısım olan sağ beyin aktivitesi uyarılır.

İp ucu!

Emzirme sorunlarını önlemek ve başarı sağlamak için uzun bir süre ten temasının devam ettirilmesi son derece önemlidir. Bazı durumlarda ten teması, sorunun çözülmesi için gerekli olan ilk yoldur. Örneğin, bebeğin memeyi kavrayamadığı ya da sütün düşük miktarda olduğu, meme reddi, tekrar emzirme (relaktasyon) ve evlatlık emzirme gibi durumlarda ten teması uygulaması son derece önemlidir.

Uyarımı Ortaya Koyma

 

Bebeğin ortaya koyduğu davranış, uyku ve ihtiyaçlarına yönelik uyarma düzeyini kontrol edebilmesi için onun bir yeteneğidir. Duyusal işlemler için önemlidir. Bebek bu tepkileri organize ettiğinde, onun için öğrenmek ve çevreyi anlamak daha kolay olacaktır. Örneğin, kendinizi stresli, baş ağrılı ya da çok aç olduğunuz bir durumda düşünün; böyle bir durumda, iletişime konsantre olmak ve sakin kalmak ne kadar zor olacaktır. Bir bebek için böyle hissetmek, ne anlama gelir düşünmek gerekir.

Uyarımı ortaya koyma durumları şunlardır:

  • Uyku
  • Uykulu
  • Sessiz uyarı
  • Aktif uyarı
  • Telaşlı uyarı
  • Şiddetli ağlama

Bebeğin emmeyi öğrenebilmesi için en mükemmel zaman doğumdan sonraki ilk 90 dakika süresidir. Çünkü, yeni doğan sağlıklı bir bebeğin sakinlik ve aktif uyarım durumları arasında bir geçiş olacak; yani, dengeli bir davranış düzeyinde olacaktır.

Bebeğin sessiz uyarı zamanı emmeyi öğrenmesi ve duyusal bilgileri işlemesi için en iyi zamandır. Aynı zamanda, bebeği aktif alarm veya uykulu halde iken de emzirmek mümkün olabilir. Yaygın bir uygulama olan yenidoğan ve küçük bebeklerin aç olduklarında emzirilmesi, onlara sanılanın aksine daha iyi emmeyi öğretmez. Çünkü, çoğunlukla aç bir bebek sıkıntılı olur ve açlık beklemez. Erken beslenme ipuçlarına dikkat etmek son derece önemlidir.

Besleme İpuçları

 

Öncelikle, bir bebeğin beslenmek için ipuçları sergilediğinde emzirilmeye hazır olduğunu anlamak ve beslemeye başlamak için en iyi zamandır. Erken ipuçları göz ardı edilir ise bebeğin davranışı giderek memeyi kavramaya ilişkin güç bir hal alır; durum uzadıkça ve bebeğin ağlaması şiddetlendikçe bebek ajite hale gelecektir. Besleme daha da gecikirse bebek hızla gerginleşecek ve beslenme sunulduğunda dahi kötü bir beslenme tablosuyla karşılaşılacaktır.

Yeni doğanlar, beslenmek için hazır olduklarında bu bazı davranışları gösterecektir.

Erken ipuçları

  • Hafif vücut hareketleri
  • Emme olmadan kıpır kıpır el ve ağız hareketleri
  • Emme davranışını taklit etme, arama veya emme şekilde ağız hareketleri
  • Yüzüne dokunulduğu emme davranışı gösterme
  • Annesinin kollarında iken gagalama, baş sallama veya  başını bindirme

 

Bebeğin Memeye Kötü Kilitlenmesi

Kötü kilitlenme, anne-tabanlı veya bebek-tabanlı birçok faktörlerden kaynaklanabilir.

Kötü kilitlenmenin nedenleri:

 

  • Anne ve bebek için yanlış pozisyon – anne, bebeği desteklemiyorsa.
  • Bebeğin boynu rahat değilse.
  • Bebeğin ağzı derin kilitleme için genişçe açık değilse.
  • Bebeğin alt dudağı meme ile temas etmediyse ya da temas noktası yanlış ise.
  • Bebeğin burnu meme dokusu tarafından engelleniyorsa.
  • Bebeğin dudakları alta dönmesi yerine dışa doğru kıvrıldıysa – anne bunu göremeyebilir.
  • Emzirme sırasında yanlışlıkla yanak emilir veya çukur vardır.
  • Anne, emzirme sırasında ağrı duyuyorsa.
  • Bebek yutmadan sonra beklerse (her zaman kötü kilitlenme nedeni değildir, ancak oldukça sıktır)
  • Meme ucu sıkıştırılmış veya baskılanmışsa.

Kilitlenme Sorunlarının Sonuçları

Kötü kilitlenme, birçok anne ve bebek için zor durumlara neden olabilir.

Anne için:

  • Emzirme sırasında ağrı – ama her zaman değil!
  • Memede yaralanma – ama her zaman değil!
  • Etkisiz meme drenajı.
  • Süt arzında azalma.
  • Erken sütten kesme

Bebek için:

  • Verimsiz süt transferi – Her zaman!
  • Sadece süt çıkarma refleksi sırasında yeterli beslenme olacaktır.
  • Verimsiz süt transferi ve kötü alımı nedeniyle başarısızlık – bu bazen olabilir.
  • Düzeltmeyi zorlayıcı ölçüde zayıf emme alışkanlıkları kazanmak.
  • Erken sütten kesme

Görüldüğü gibi, anne ve bebek için, zayıf kilitlenme ve meme ucu acısı başarılı bir şekilde emzirmeyi tehdit etmektedir.

İyi pozisyon kilitlenmeyi düzeltmek için anahtardır.

Doğru kilitlenme ise başarılı bir emzirme için anahtardır.

Zayıf veya Koordinasyonsuz Emme

  • Kötü kilitlenme: yukarıda sayılan nedenlerden dolayı.
  • Annenin kullandığı ilaçlar: doğum sırasında anneye verilen analjezikler ve anesteziler; doğum sonrası annenin kullandığı alkol, yasadışı maddeler: uyuşturucu, yatıştırıcı, vb. postpartum. Bunlar genel olarak bebekte sedasyona neden olarak, normal yanıtların bastırılmasına ve koordinasyon eksikliğine neden olur.
  • Anneden ayrılma: ya da annenin yokluğu, ten temasının eksikliği.
  • Doğum travması: Acil doğum, yardımla doğum, doğum asfiksi, hızlı doğum. Son zamanlarda yapılan araştırmalar, doğum koşulları ve besleme yeteneği [kranial sinirlerin yolları] arasında bir ilişki olduğunu göstermişlerdir.
  • Emme engelleri: bebeğin öğürme refleksi ve tehdit eden bir acı, travma, stimülasyonu ile ilişkilendirilmektedir (örneğin, oral aspirasyon, bir oral-gastrik tüp, yapay sıvılarla beslemek zorunda olmak). Bebeğin ağzına sunulan herhangi bir nesne ile yaptığı hava yolu emmeyi zorlaştırabilir.
  • Emme davranışı karışıklığı: biberon / yapay meme veya emzik / ürünlerinin kullanımı buna neden olabilir. Çoğu meme başları ve emziğin kısa ucu bebeğin ağzının ortasında biter. Bu gerekli olan emme eylemini değiştirir, bebek dilini geri çeker ve meme ucuna yol açar. Bu şekildeki yapay emme hareketleri, bir dizi kullanarak, bir emzik veya meme üzerinde yapılırsa bir sonra anne memesi sunulduğunda, bebek karışıklık yaşar. Emzikler ve biberonlar bir annenin memesi gibi yumuşak ve esnek değildir – bebeğin duyusal algısı değişir.
  • Ağız enfeksiyonları: Örneğin, Candida albicans (pamukçuk, maya) ya da herpes simpleks.
  • Bebeğin durumu: Ajite bir şekilde ağlama ya da bebeğin sinirli olması. Bu nedenle erken beslenme ipuçlarına derhal yanıt verilmelidir. Uykulu ve sinirli bir bebek memeyi iyi kavrayamaz, kilitleyemez ve ememez.
  • Kilitlenme ve emzirmek için bebeğin doğuştan reflekslerine müdahale: Anne ve bebek arasındaki aşırı güçlü durumlar, bebeğin kollarını sarmak ve sıkmak, güç taşıma, kundak vb.

Yüz, Ağız veya Yutak Anormallikleri

Yüksek Damak ya da Şiş Damak

Bebek dilini tutarak kullanamaz, anne karnında sadece başparmak ile emme olmuştur. Yüksek damak veya yumuşak ve sert damak birleştiği noktadaki yüksek boşluğuna kadar memeyi iter. Dil, anne karnındaki bebeğin damağını şekillendirmeye yardımcı olur. Bu nedenle dilin (örneğin ankyloglossia) anormallikleri damağın da anormal gelişmesine neden olabilir.

Ankyloglossia (Kravat Dil)

Bebek alt dilini diş etinin ötesine kadar uzatamıyorsa, süt transferinin verimi düşer ve muhtemelen memede de travmaya neden olur. Bu durumun cerrahi yolla düzeltilme imkanı vardır. Bu işlem, az ağrı ve hızlı bir işlemdir. Çoğunlukla işlemden hemen sonra emzirmek mümkündür ve emzirme son derece etkili hale gelir.

Mikrognati (Küçük, Basık Çene)

Alt çene, üst çeneye oranla geride ve basık kalır. Ağız kapandığında alt çenenin, üst çenenin altında kaldığı gözlenir. Bazen gözle görülür bir boşluk mevcuttur. Bu dilin uzunluğu ve ileri doğru hareketini etkiler ve bebek memeyi zor kavrar. İyi bir meme kilitlenmesi için sağlamca kapanan çenelerin olması önemlidir.

Makroglossi (Büyük Dil)

Bebeğin kas disfonksiyonu veya emmesini etkileyen, kranial ya da periferal sinir sistemi sorunu olabilir.

  • Kas distrofisi
  • Serebral palsi
  • Prematürite
  • Down Sendromu
  • MSS enfeksiyonları (örn: CMV, toksoplazma)

SÜT TRANSFERİNİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER – ANNE

Meme Anatomisi

Bebek, ağzına meme dokusunun büyük bir kısmını, ağız dolusu olacak şekilde almalıdır.

Emzirme sırasında, meme uçları sadece süt veren kanalların terminal çıkış noktaları olsa da, meme ucunun yapısı ve anatomik özelliği, bebeğin ağzını doldurmak için yardımcı olmalı, kilitlemeyi kolaylaştırmalı ve emme refleksini teşvik etmelidir. İçe dönük meme uçları, düz meme uçları ya da çok büyük meme uçları hepsi bebeğin emme becerisini zorlaştırabilir.

İlk kez anne olan kadınlar üzerinde yapılan, çok yeni bir çalışmada, bazı meme varyasyonlarının herhangi bir türüne sahip olan kadınların (düz meme, ters meme, büyük memeler ve / veya meme uçları) bu varyasyonlara sahip olmayan kadınlara kıyasla, ilk hafta boyunca bebeklerinin ağırlıklarında bir gerileme gözlemlenmiştir. Bu meme varyasyonlarına sahip olan annelerin bebeklerinin doğumdan sonraki yedinci günde 162 +/- 125.5g oranında doğum ağırlığında ortalama bir azalma olduğu gözlemlenmiştir.[33]

Potansiyel bir risk olarak bu konudaki tespitler, doğum öncesi meme muayenesinin önemli bir parçasıdır. Bebeğin ağzı anatomisi büyüdüğünde ya da meme daha esnek bir hale geldiğinde, bebeğin doğumundan sonra bu zorluklar bir uzman aracılığı ile belirli tekniklere dikkat edilerek ve bebeğin beslenmesi için iyi bir plan, iyi bir süt temini ve etkili bir kilitleme ile aşılabilir. Bebeğin kravat dil ya da küçük çene gibi anatomik özellikleri varsa, üstelik annesinde de yukarıda sözü edilmiş olan meme varyasyonları mevcutsa ve geniş bir ağız boşluğunda çok hareketli bir dil yapısına sahipse bebek, yoğun bir çalışma planı ile bu zorluklara da bebek oldukça kolay adapte olabilir.

Meme Ucu İçe Dönük (Ters) Memeler

 

Ters uçlu memeler hafiften şiddetliye doğru olabilir. Meme ucu, sadece meme başının tabanına, arkasında başparmak ve işaret parmağı ile kompres yapıp çekilerek çıkarılması mümkün olabilir. Ciddi oranda ters olan meme uçlarının kalın çekirdeği parmak uçları altında hissedilir.

İlk çocuğuna gebe olan kadının (Primigravid) meme ucunun esneme eksikliği olması durumunda, gebelik ve lohusalık döneminde bu özellik geliştirilebilir. Anneler, her gebelik ve emzirme döneminde meme uçlarının esnemesi yönünde genel bir artış yaşar.[34] Annenin yaşadığı meme ucunun esneme problemi, erken ten teması kurulduğunda emzirmeyle birlikte aşılabilir.[35]

Annenin meme ucu yeteri kadar esnemediyse, olumlu yanıt alma olasılığı yüksek olduğundan gebeliğin geç haftalarında bir çevirici cihaz kullanabilir. İçe dönük meme uçları olan memelerin başları bir yuvarlak çörek görüntüsündedir ve yumuşak dairesel bir basınç uygulandığında meme başının tabanı etrafında bir yol oluşur. Mekanik yollarla meme ucunu çıkarmaya yardım etmek, beslenmeden hemen önce emzirmek için yararlı olabilir. Kadınlar, bir el pompası, meme çevirici aparat ya da değiştirilmiş 10 veya 20ml atılabilir şırınga kullanabilirler. Bu cihazların tamamının kullanılmasında meme ucunun hasar görmemesi için dikkatli olunması son derece önemlidir.

Pek çok ters meme ucu için kullanılan aparatın doğru sonuç vermesi için, zaman ve uğraşı gerekebilir. Bu zorluğu yaşamak istemeyen bazı kadınlar, bebeğin meme ucunu başarıyla kavrayabilmesi için silikon meme kalkanı kullanırlar. Oysaki, meme kalkanı, düşük hacimli ve yüksek yoğunluklu kolostrumun memeden rahat çıkışına ve yeterli süt transferine izin vermez.

İri  Meme Uçları

 

Bebeğin ağzının iyi bir kilitleme için gerekli meme ucu ve meme dokusunu karşılamak için yeterince büyüyene kadar, çok büyük meme uçları da bir sorun olmaya devam edebilir.

Anne bebeğin memeyi iyi bir şekilde kavrayabilmesi için meme ucunu geri  katlayarak memesini şekillendirmektedir ve bu hareketle meme ucunun güzel ve geniş bir esneme kazandığı görülmektedir. Bu sorunu yaşayan bir anne, bebeğinin anne sütünü yeterince almasını sağlamak için ilk günlerde çok sık emzirmeyi deneyebilir.

Olağandışı Meme Uçları

 

Böyle çatallı ya da ahududu gibi çıkıntıları olan olağandışı meme uçları, genellikle bebek ağzını geniş bir biçimde açtığı sürece, derin kavrama gibi sorunlara neden olmaz. Ancak, meme ucunun bir kısmı çıkıntılı bir halde ise, zarar görme eğiliminin olması muhtemeldir. Ağrıya ya da meme hasarına  neden olmayacak şekilde, bir pompa yardımıyla gerektiğinde süt sağmak önemli olabilir. Ancak bu gibi durumlarda elle süt sağma yönteminin ise en yararlı olması muhtemeldir.

Süt Çıkarma Refleksinin Çalışmaması

Nedenler

 

Süt çıkarma refleksinde yaşanan sorunlar, meme ve areoladan gelen uyarımları, beyne ilecek olan 4. interkostal sinirin dallarında cerrahi bir travma, psikolojik engellemeler (örneğin peri-areolar kesiler kullanarak meme küçültme ya da diğer cerrahi işlemler ya da anksiyete, ağrı, rahatsızlık gibi) nedeniyle oluşabilir.

Tedavi

  • Bebek emmek istediği her anda, önce mümkünse en az 20 dakika süreyle ten teması kurarak bebek tutulmalıdır.
  • Tartışmalardan  kaçınılmalı ve psikolojik engelleri hafifletmek için çalışılmalıdır.
  • Rahatlama teknikleri kullanılabilir.
  • Bazı kadınlarda başarılı bir şekilde oksitosin burun spreyi kullanılmıştır.
  • Bazen sadece bir tarafı cerrahi ile etkilendiği takdirde, diğer tarafın uyarılması her iki tarafta da refleks işlevine neden olur.

 

[1] Spence JC. (1938) The Modern Decline of Breast-Feeding BMJ 729-733

[2] Riordan J, Auerbach KG. (1998) Breastfeeding and Human Lactation (2nd ed) Mass.: Jones and Bartlett

[3] Johnston K. (2008) Failure to lactate: a possible late effect of cranial radiation. Pediatr blood cancer 50(3):721-2

[4] Neifert MR, McDonough S, Neville M. (1981) Failure of lactogenesis associated with placental retention American Journal of Obstetrics and Gynecology 140:477-8

[5] Nommsen-Rivers LA, Chantry CJ, Peerson JM, Cohen RJ, Dewey KG. (2010) Delayed onset of lactogenesis among first-time mothers is related to maternal obesity and factors associated with ineffective breastfeeding. Am J Clin Nutr. 92(3):574-84

[6] Dewey KG. (2001) Maternal and fetal distress are associated with impaired lactogenesis in humans. Journal of Nutrition 131 http://jn.nutrition.org/content/131/11/3012S.long

[7] Chen DC, Nommsen-Rivers L, Dewey KG, Lonnerdal B. (1998) Stress during labor and delivery and early lactation performance Am J Clin Nutr 68(2):335-44

[8] Rasmussen KM, Kjolhede CL. (2004) Prepregnant overweight and obesity diminish the prolactin response to suckling in the first week postpartum. Pediatrics. 113(5):e465-71 http://pediatrics.aappublications.org/cgi/content/full/113/5/e465

[9] Rasmussen KM. (2007) Maternal Obesity and the Outcome of Breastfeeding (1st ed) Texas, USA: Hale Publications in Hale & Hartmann, Textbook of Human Lactation 387-402

[10] Chen DC, Nommsen-Rivers L, Dewey KG, Lonnerdal B. (1998) Stress during labor and delivery and early lactation performance Am J Clin Nutr 68(2):335-44

[11] Dewey KG, Nommsen-Rivers LA, Heinig MJ, Cohen RJ. (2003) Risk factors for suboptimal infant breastfeeding behavior, delayed onset of lactation, and excess neonatal weight loss Pediatrics 112(3 Pt 1):607-19 http://pediatrics.aappublications.org/cgi/content/full/112/3/607

[12] Fama F, Gioffre Florio MA, Villari SA, et al. (2007) [Breast abnormalities: a retrospective study of 208 patients] Chirurgia italiana59(4):499-506

Burdick A, Thomas K, et al. (2003) Axillary polymastia J Am Acad Derm 49(6):1154-6

[13] Burdick A, Thomas K, et al. (2003) Axillary polymastia J Am Acad Derm 49(6):1154-6

[14] Degrell I. (1976) Atlas of diseases of the mammary gland Basel, Switzerland: S Karger AG 41

[15] Neinstein, LS. (1999) Breast disease in adolescents and young women Pediatric Clinics of North America 46(3):607-29

[16] Neinstein, LS. (1999) Breast disease in adolescents and young women Pediatric Clinics of North America 46(3):607-29

[17] Ahcan U. (2003) Gestational gigantomastia after reduction mammaplasty: Complication or coincidence Plastic & Reconstru Surg.111(2):956-8

[18] Swelstad MR, Swelstad BB, Rao VK, Gutowski KA. (2006) Management of gestational gigantomastia. Plastic and reconstructive surgery 118(4):840-8

[19] Antevski BM, Smilevski DA, Stojovski MZ, et al. (2007) Extreme gigantomastia in pregnancy: case report and review of literature. Archives of gynecology and obstetrics 275(2):149-53

[20] Huggins K, Petok E, Mireles O. (2000) Markers of Lactation Insufficiency: A study of 34 mothers Current Issues in Clinical Lactation

[21] Shackleton M, Vaillant F, Simpson KJ, et al. (2006) Generation of a functional mammary gland from a single stem cell. Nature439(7072):84-8

[22] Cregan MD, Fan Y, Appelbee A, et al. (2007) Identification of nestin-positive putative mammary stem cells in human breastmilk. Cell and tissue research 329(1):129-36

[23] Vazirinejad R, Darakhshan S, Esmaeili A, et al. (2009) The effect of maternal breast variations on neonatal weight gain in the first seven days of life. Int Breastfeed J. 4(1):13 http://www.internationalbreastfeedingjournal.com/content/4/1/13

[24] Vazirinejad R, Darakhshan S, Esmaeili A, et al. (2009) The effect of maternal breast variations on neonatal weight gain in the first seven days of life. Int Breastfeed J. 4(1):13 http://www.internationalbreastfeedingjournal.com/content/4/1/13

[25] Patton S, Canfield LM, Huston GE, Ferris AM, Jensen RG. (1990) Carotenoids of human colostrum. Lipids. 25(3):159-65

[26] Righard L. (1998) Are breastfeeding problems related to incorrect breastfeeding technique and the use of pacifiers and bottles? Birth 25(1):40-4

[27] Biancuzzo M.. (1999) Breastfeeding the newborn Missouri: Mosby Publishing

[28] Winnicott DW. (1962) The theory of the parent-infant relationship. Int J Psychoanal.

[29] Schore AN. (2005) Back to basics: attachment, affect regulation, and the developing right brain: linking developmental neuroscience to pediatrics. Pediatr Rev. 26(6):204-17

[30] McCain M, Mustard J. (1999) Reversing the real brain drain: Early Years study final report. Ontario Children’s Secretariat

[31] Widstrom AM, Ransjo-Arvidson AB, Christensson K, Matthiesen AS, Winberg J, Uvnas-Moberg K. (1987) Gastric suction in healthy newborn infants. Effects on circulation and developing feeding behaviour Acta Paediatr Scand 76(4):566-72

[32] Smillie CM. (2001) How newborns learn to latch: A neurobehavioural model for self-attachment in infancy Acad of BF Med News and Views 7 (23)

[33] Vazirinejad R, Darakhshan S, Esmaeili A, et al. (2009) The effect of maternal breast variations on neonatal weight gain in the first seven days of life. Int Breastfeed J. 4(1):13 http://www.internationalbreastfeedingjournal.com/content/4/1/13

[34] Alexander JM, Grant AM, Campbell MJ. (1992) Randomised controlled trial of breast shells and Hoffman’s exercises for inverted and non-protractile nipples. BMJ. 304(6833):1030-2 http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC1881748/?tool=pubmed

[35] Moore ER, Anderson GC. (2007) Randomized controlled trial of very early mother-infant skin-to-skin contact and breastfeeding status. J Midwifery Womens Health. 52(2):116-25